Doğru, etkili ve temkinli kullanmamız gereken ‘ikinci yeni dünya’
Doğru, etkili ve temkinli kullanmamız gereken ‘ikinci yeni dünya’

Sosyal medyayı doğru ve etkin kullanmak bugün hem pazarlama, hem itibar, hem de güvenlik açısından her işletmenin üzerinde titizlikle durduğu konuların başında geliyor. Bu konuda bilgi sahibi olmak, işinin ehli profesyonellerden destek almak ve en önemlisi günlük yaşantımızı geri dönülemez biçimde değiştiren bu dijital dönüşümü iyi anlamak gerekiyor.

Sosyal medya ve internet artık uzağında kalamayacağımız, kaçamayacağımız bir ortam; hayatın bir gerçeği, parçası… Bu yeni dünyadan uzak durmak şöyle dursun, bir adım önde olmak ve dijital dünyayı en doğru ve etkin kullanmak için gereken kaynağı ayırmak elzem.

Dünyanın 7,7 milyarlık insan nüfusunun 4,4 milyarı interneti kullanıyor. Özellikle sosyal medyayı kullanmak sıradan bir eylem. İşte bu noktada bu yeni dünyayı iyi tanımak önem arz ediyor. Türkiye nüfusunun yüzde 70’inin internet kullandığı ve burada çoğunluğu gençlerin oluşturduğu biliniyor.

Sosyal medyada dikkat edilmesi gereken konuların başında çocuklarla ilgili paylaşımlar geliyor. Kötü niyetli insanlara fırsat vermemek adına, çocukların mahremiyetine özen göstermek gerekiyor. Bir paylaşımı repost ya da retweet etmek (yeniden paylaşmak) cezai yaptırımlara neden olabiliyor. Sanal alemde insanlar kendilerini farklı gösterebiliyor, gerçek paylaşımlar yapmak önemli. Bir şeyi beğenmeden, paylaşmadan önce iyice düşünmek ve araştırmak bir mecburiyet. Bilgi kirliliği deryası olan sosyal medya, bu konuda fazladan titizlik istiyor. Sosyal medya platformlarında sunulan hizmetlerin çevrimiçi kullanılması, kötü niyetli kişilerin geniş hackleme becerilerine ihtiyaç duymadan kullanıcıları tuzağa düşürmelerini kolaylaştırıyor. Özellikle popüler sosyal medya platformlarında sunulan reklam araçları, kullanıcıları aldatmak için kullanılabiliyor. Bu durum reklamlara tıklayan kullanıcıların farkında olmadan kötü amaçlı yazılımların cihazlarında çalışmasına neden oluyor.

Avrupa Parlamentosu, 2010 yılında bu konuda bir rapor yayımladı. Rapora göre 0-6 yaş arası çocukların sosyal medyayı kullanması önerilmiyor. 6-12 yaş arasındaki çocuklar ebeveynlerinin kontrolünde yarım saat, 12-18 yaş arasındakiler ise ebeveynlerinin bilgisi dâhilinde 1,5 saat sosyal medyayı kullanabilir. Yetişkinler için de günde 2 saatten fazla önerilmiyor.  Bu konuda eğitim veren kurumlar bulunuyor. Sosyal medya eğitimi, doğru kullanım için oldukça önemli. Okullarda da bu eğitimlerin verilmesi ve robotik kodlamanın müfredata alınması uzmanlar tarafından sıkça dile getiriliyor. 

Süreklilik ve tutarlılık güven için çok gerekli

Sosyal medya deyince ilk akla gelen bireysel kullanıcılar olsa da bu alan, ticaretle uğraşan kurumlar için de iyi bilinmesi ve dikkatli kullanılması gereken bir ortam. Artık sosyal medya pazarlaması diye bir kavram var. Ürün ve hizmetler bugün sosyal medya kanalları üzerinden tanıtılıyor, nihai tüketiciye ulaştırılıyor. Bu nedenle her kurumun bir sosyal medya stratejisi ürettiği bir çağdayız. Yapılan araştırmalar, hashtag kullanımının son tüketici için önemli olduğunu ortaya koyuyor. Her kurumun postlarını (paylaşımlarını) önceden planlaması, mümkünse haftalık bir planlama yapması sosyal medyada hayati önem taşıyor. Sosyal medyada süreklilik ve tutarlılık, güven için çok gerekli. Ayrıca takipçiler için ulaşılabilir olmak da pazarlama faaliyetleri açısından etkili. Dikkat çekici ve kaliteli görsel kullanmanın yanı sıra en az 3 ya da 4 mecrada aktif olmak ve içerikleri mecraya göre hazırlamak gerekiyor. Rakipler sosyal medyayı nasıl kullanıyor, müşteri için ne gibi kampanyalar düzenliyor, müşteriyi nasıl kazanıyor, buna bakmak ve bir rakip analizi yapmak gerekiyor.

Araştırma raporları ve istatistiklere bakıldığında, internet ve sosyal medyanın ‘vakit öldürme aracı’ olarak kullanıldığı ortaya çıkıyor. İnsanlar içerik üretimi konusunda ise oldukça zayıf. Kullanıcılar var olan içeriği tüketmeyi seviyor, ancak yeni bir içerik üretmekten kaçınıyor. Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği’nden (TBİD) aldığımız verilere göre 82,4 milyon nüfusa sahip Türkiye’de nüfusun yüzde 72’sini oluşturan 59.36 milyon internet kullanıcısı; nüfusun yüzde 63’ünü oluşturan 52 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı ve nüfusun yüzde 53’ünü oluşturan 44 milyon aktif mobil sosyal medya kullanıcısı var.

Türkiye’deki yıllık dijital değişim istatistiklerine bakıldığında da internet kullanım istatistiklerinde, internet kullanıcılarında yüzde 9, yani 5 milyonluk bir artış görülüyor. Aktif sosyal medya kullanıcı sayısında da 2 milyonluk bir artış gerçekleşti. Aktif mobil sosyal medya kullanıcı sayısı ise, geçen yılla aynı kullanıcı sayısına sahip. 2019 verilerine göre Türkiye’de sosyal medyayı erkekler her yaş grubu için daha fazla kullanıyor. Sosyal medya kullanıcılarının 3’te 1’i, 25-34 yaş grubunda.

Veri güvenliği için alınabilecek önlemler

Dijital dünya, sunduğu avantajların yanı sıra, bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Bu zorluklardan en önemlisi ise güvenlik. Dünyanın tanınmış ağ güvenliği hizmet sağlayıcılarından Fortinet tarafından 2018 yılında gerçekleştirilen Dijital Dönüşümün Güvenliğe Yansımaları başlıklı anket çalışmasına göre, bilgi teknolojileri yöneticilerinin yüzde 85’inin dijital güvenlik sorunlarının işletmeleri üzerinde oldukça büyük bir etkiye sahip olduğunu düşündüklerini ortaya koyuyor.

Dijital dönüşümün iş dünyasındaki etkisi her geçen gün çoğalırken, veri ve bilgi güvenliği konularındaki ihtiyaçları da değiştiriyor. Giderek daha fazla sayıda uygulama, veri ve sürecin dijital ortama aktarılması, bilgisayar korsanlarının ve diğer kötü niyetli saldırganların veri hırsızlığı ve benzeri amaçlı saldırılar için daha geniş zeminler bulmalarına neden oluyor. Daha fazla potansiyel sızma noktasının varlığı, siber güvenlik uzmanlarının tüm güvenlik açıkları ve tüm tehditleri takip etmelerini zorlaştırıyor. Bunun yanı sıra, bilgisayar korsanları bir işletme ağına bir kez sızdıklarında, bu ağ üzerinde yatay olarak hareket etme ve daha fazla veriyi ele geçirme potansiyelleri artıyor. Bu durum, bir ağın yalnızca en zayıf noktası kadar güvenli olduğunu ve dolayısıyla gelişmiş ağ güvenliği önlemlerinin önemini ortaya koyuyor. Ayrıca enerji şebekesi, eğitim materyalleri gibi pek çok şey artık dijital ortamda tutuluyor. Bu durum, ilgili cihaz ya da sistemlere olası bir siber saldırının tahminlerin ötesinde sorunlara yol açabilmesine olanak tanıyor. Tüm bu risklere karşın elbette alınabilecek önlemler de var. Entegre güvenlik sistemleri oluşturmak, uygulamalara gömülü güçlü güvenlik özellikleri eklemek, çalışanları veri güvenliği konusunda eğitmek ve bilgi işlem personelinin düzenli aralıklarla sızma testleri yapması riskleri en az seviyeye indiriyor.

‘Bu teknoloji değil, insan dönüşümü’

Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği (TBİD) Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Proje Yöneticisi Arda Çetin, günümüzde içerik pazarlamasının gitgide daha çok önem kazandığını söyleyerek, artık insanların sadece bir reklam değil, bir değer beklediğini ifade ediyor. Bu değerin de internet ortamında en çok bilgi ve içerik paylaşımıyla gerçekleşebileceğinin altını çizen Arda Çetin, “Artık tüm kararlarımızı internete bakarak veriyoruz. Bir çiçek alacağımız zaman da, yemek siparişi vereceğimiz zaman da, hatta bir mobilya alacağımız zaman da internete bakıyoruz. İnternetteki yorumları okuyor, videoları izliyor ve kafamızdaki soru işaretlerini cevaplamaya çalışıyoruz. Bu davranış biçimi tüm sektörler için geçerli. Dijital dünya hafife alınmamalı, dijital dönüşüm önemsenmelidir. Ancak teknoloji, her zaman olduğu gibi bir araç. Önemserken de bu dönüşümün bir teknoloji dönüşümü olmadığını, insan dönüşümü olduğunu unutmamak gerekiyor” diyor.